Hacı Ömer Nâimî Efendi, Harput’un büyük velîlerindendir. Hacı Ahmed Efendinin büyük oğlu olup, 1801 (H.1216) senesinde Harput’ta doğdu. “Kasîde-i Bürde Şârihi” nâmıyla meşhur oldu. İlk tahsîline babasının yanında başladı. Sonra Antep’e hicret etti. Yeniçeri isyânları sırasında Kayseri’ye gitti. Kayseri’de ilim öğrendikten sonra icâzet, diploma alarak memleketine döndü... KUR’ÂN-I KERÎMİ ANLAMAYANLAR
Ömer Nâimî Efendi Harput’ta birçok talebe yetiştirdi. 1843 senesinde hac farîzasını yerine getirmek için Hicaz’a gitti. Yolculuğu sırasında birçok âlim ile görüştü. Hacdan geldikten sonra İstanbul’a gitti. Burada ileri gelen âlimlerle gö-rüştü. Daha sonra memleketine döndü...
Ömer Nâimî Efendinin kıymetli nasihatleri vardır. Buyurdu ki:
“Üç kimse, Kur’ân-ı kerîmin mânâsını anlayamaz. Birincisi; Arabîyi iyi bilmeyen ve tefsîr okumamış, ilmi olmayan kimse. İkincisi; büyük bir günâha devâm eden fâsık. Üçüncüsü, îtikâd bilgilerinden birini yanlış anlayıp, anladığına uymadığı için hak sözü kabûl etmeyen bid’at sâhibi. Çünkü bid’atin zulmeti, kalbi karartır.”
“İnsanı, Allahü teâlâdan uzaklaştıran perdelerin en zararlısı, dünyâ düşüncelerinin kalbe yerleşmesidir. Bu düşünceler, kötü arkadaşlardan ve lüzumsuz şeyleri seyretmekten hâsıl olur. Çok uğraşarak bunları kalbden çıkarmak lâzımdır. Faydasız kitap okumak, lüzumsuz şeyler konuşmak da bu düşünceleri arttırır. Bunların hepsi, insanı Allahü teâlâdan uzaklaştırır. Kalbin hasta olması, Allahü teâlâyı unutmasıdır. Allahü teâlâya kavuşmak isteyenlerin bunlardan sakınması, hayâli arttıran her şeyden kaçınması, uzaklaşması lâzımdır. Allahü teâlâ, çalışmayan, sıkıntıya katlanmayan, zevklerini, şehvetlerini bırakmayanlara bu nîmeti ihsân etmez.”
Bu mübarek zatın, ömrünün sonlarına doğru iki gözü de görmez oldu. Yerine oğlu Abdülhamîd Efendi geçerek talebe yetiştirmeye başladı...
OĞLUNUN GÖRDÜĞÜ RÜYÂ!..
Bir gece Abdülhamîd Efendi, rüyâsında başında çok kıymetli tâc olan bir gelinin evlerine geldiğini gördü. Sabah hemen babasının yanına giderek rüyâsını anlattı. Ömer Nâimî Efendi, tebessümle;
“Heyecanlanmaya lüzum yok. Mısır’da Tâc-ül-Arûs isimli bir kitap neşredilmiştir. Demek ki, bize de gönderiyorlar. Bu kitap gelince biz de ahirete gideriz” diye cevap verince, oğlu tâbire hayret etti...
Haber verdiği gibi, birkaç gün geçmeden kitap posta ile geldi. Bundan kısa bir zaman sonra da Ömer Nâimî Efendi 1882 (H.1300) senesinde bir cumâ gecesi vefât etti. Harput mezarlığına defnedildi.