Hamîdüddîn Nâgûrî hazretleri, Muînüddîn-i Çeştî hazretlerinin talebelerinin büyüklerindendir. Aşere-i mübeşşereden Saîd bin Zeyd’in (radıyallahü anh) soyundandır. Hind âlimlerinin önde gelenlerindendi. Uzun bir ömür sürdü. Hâce Muînüddîn-i Çeştî’nin zamânından, Nizâmeddîn-i Evliyâ’nın zamânına kadar yaşamıştır. 1274 (H.673) yılında vefât etti. Kabri Nâgûr’dadır... “DÜNYA NEDİR?..”
Hamîdüddîn Nâgûrî’ye; “Dünyâ nedir?” diye sorulduğunda; “Allah’tan gayri her şey dünyâdır. Senin nefsin alçak ve aşağıdır. Nefsine yakın olan her şey dünyâdır. Bugün, dünyâ senin nefsine yakındır, yarın âhiret.”
“Din nedir?” diye sorulduğunda; “Bidayettekilerin dîni, kaçmak ve yapışmaktır. Günahlardan kaçmak, tâate, iyiliklere yapışmaktır. Ortadakilerin dîni, kesilmek ve rahatlamaktır. Dünyâdan kesilmek, âhiretle rahatlamaktır. Sâbıkların dîni, teberrî ve tevellîdir. Allah’tan gayri her şeyden teberrî, yâni uzak durmak ve Allahü teâlâ ile tevellîdir, yâni Allahü teâlâyı sevmektir” cevâbını verdi.
“Cennet ve Cehennem’in ne oldukları sorulduğunda; “Cennet ve Cehennem, senin amellerindir. Bugünkü amelinden, yarın sana şekiller verilecek. İyi ameller etmişsen, onlara uygun iyi sûretler önüne getirecekler” cevâbını verdi.
“Mülkün sâhibi nerededir ki, kalb yüzünü O’na çevirelim?” denildiğinde; “Nerede değildir ki? (Nereye yönelirseniz, Allah’adır) âyet-i kerîmedir. Dünyâ ve âhiret nasîbinden vazgeçip mert olmak ve nefsin lezzetlerini terk etmek lazımdır ki, nerede bulunursa, O’nunla olsun. Nereye giderse, O’nunla gitsin. Ne söylerse O’nunla söylesin, ne ararsa O’nunla arasın. Sakın, O’nun senden uzak olduğunu sanma! Belki sen O’ndan uzaksın. Sen, sensiz sende yok olursan, başkasına açılmayan kapı sana açılır ve sana, seninle maksad gösterilir” buyurdu.
“ÖLÜM KEFÂRETTİR!..”
Hamîdüddîn Nâgûrî hazretleri, vefat etmeden kısa bir zaman evvel, vefatına işaret olarak buyurdu ki:
“Peygamber efendimiz; (Ölüm kefârettir) buyurdu. Ölüm günahlara kefâret olunca, âhiret rüsvâlığının mânâsı nedir? diye sorulduğunda; “Günah vardır, ölümle affedilir. Günah vardır, kabirde kalmakla affedilir. Günah vardır, kabir azâbı ile affolur. Günah vardır, Cehennem ateşini görmedikçe ve Cehennem ateşi onu yakmadıkça hiçbir şeyle affolmaz. Buradan o kadar nûr götürmelidir ki, bu nûr, Cehennem ateşini söndürsün ve; ‘Geç ey mümin, nûrun ateşimi söndürüyor’ desin” cevâbını verdi...