İbn-i Asâkir hazretleri, on ikinci yüzyılda Şam’da yetişen hadis ve fıkıh âlimidir. 1105 (H. 499) senesinde Şam’da doğdu. 1175 (H.571) yılının receb ayında Şam’da vefât etti. Zamânın sultânı Selâhaddîn-i Eyyûbî’nin de hazır bulunduğu cenâze namazından sonra Bâbüssagîr Kabristânında defnedildi.
ÜÇ YÜZ ÂLİMDEN DERS ALDI
Küçük yaşta ilim öğrenmeye başlayan İbn-i Asâkir, üç yüz kadar âlimden ilim tahsil etti. İlim için seyâhatlere çıktı ve zamânın meşhur âlimlerinden ilim öğrendi...
1138-1175 seneleri arasında aralıksız ders verip, talebe yetiştirdi. Bu sırada eserlerini tasnîf ve telif etti. Ders okutması o kadar meşhur oldu ki, ondan ilim öğrenmek için pekçok kimse uzak yerlerden geldiler. Sultanlar dahi ilim meclisine gelerek, sohbetlerini dinlediler. Yetiştirdiği talebelerden bâzıları şunlardır: Ebü’l-Alâ el-Hemedânî, Ebû Sa’d Sem’ânî, oğlu Kâsım Nâsırüssünne, Ebû Câfer Kurtûbî, Zeynülemnâ Ebü’l-Berekât...
İbn-i Asâkir hazretleri, fıkıh, hadis, kırâat, hilaf ve nahiv gibi birçok ilimde söz sâhibiydi. Fakat hadis ilmindeki üstünlüğü diğer ilimlere göre daha fazla idi. Hadîs ilminde “İmâm” idi.
İbn-i Asâkir hazretleri, Şam’daki Tekviyye Medresesine Hadis Müderrisi olarak tayin edilmişti Derslerini bitirdikten sonra medresenin bitişiğindeki Dımeşk Camiindeki küçük bir odaya girer, orada yalnız başına ibadet eder ve kitap telif ederdi. Sadece abdest almak için dışarı çıkardı. Halim selim olduğu için, onun derslerine devam edenler hiç usanmaz, ondan çok istifade ederlerdi...
“GENÇLİĞİME MERHAMET EYLESİN!”
İbn-i Asâkir hazretleri, bir gün öğle namazını kıldıktan sonra ikindi vaktini sordu. Kendisine, ikindi namazına daha çok vakit var, denildi. O zaman su istedi ve abdest aldı. Namazdaki gibi oturup;
“Rab olarak Allahü teâlâdan, din olarak İslam’dan, Peygamber olarak da Muhammed’den (sallallahü aleyhi ve sellem) razıyım. Allahü teâlâ bana hüccetini telkin etsin. Sürçmemi gidersin. Gençliğime merhamet eylesin” dedikten sonra “Ve aleyküm selam” dedi.
Yanında bulunanlar, bundan, meleklerin geldiğini anladılar. Dikkat ettiklerinde, ruhunu teslim etmiş olduğunu gördüler...