Evliyânın büyüklerindendir. Çeşt’de dünyâya geldi. Doğum târihi belli değildir.
Mevdûd Çeştî hazretleri, babası Ebû Yûsuf, Ahmed-i Nâmıkî ve Necmüddîn Ömer’den ilim öğrendi. Ayrıca ilim tahsil etmek için; Kudüs, Buhârâ, Belh ve daha birçok yere gitti. İlm-i zâhir ve ilm-i batında yetişmiş bir âlim ve büyük bir velîydi. Binlerce talebe yetiştiren Mevdûd Çeştî’nin önde gelen talebeleri şunlardır: Oğlu Hâce Ebû Ahmed, Hacı Şerîf Zendenî, Şeyh Şencan, Ebû Nâsır, Şekîbân Zâhid Hüseyin Tibetî, Ahmed Bedrûn, Serpûş Azerbaycânî, Osman Rûmî, Ebü’l-Hasan Bânî. DERSLERİNİ CİNLER DE DİNLERDİ
Buhârâ’ya varan Hâce Mevdûd, orada ilim tahsili ile meşgûl olmaya devâm etti. Daha çok Necmeddîn Ömer’in derslerine devâm etti. Ondan fıkıh ilmini öğrendi. Necmeddîn Ömer de ona şefkat ve merhamet gösterdi. Bu dersleri dinlemeye binlerce cin de gelirdi. Bu esnâda cinlerle aralarında dostluk peydâ oldu. Cinler, Hâce Mevdûd soyundan gelenlere bu dostlukdan dolayı kötülük yapmamaktadır.”
“HOŞ GELDİNİZ, SEFALAR GETİRDİNİZ”
Mevdûd Çeştî, ölüm döşeğinde hastalığı iyice artınca, sık sık yatağından başını kaldırıp kapıya bakıyordu. O esnâda nûrânî yüzlü, temiz elbiseli bir zât içeriye girdi. Selâm vererek, üzerinde birkaç satır yeşil yazı bulunan bir ipek parçasını Mevdûd Çeştî’ye verdi. O da:
“Hoş geldiniz, sefalar getirdiniz” buyurup yazıya biraz baktıktan sonra, onu gözlerinin üzerine koyarak 1133 (H. 527) senesinde Çeşt şehrinde 97 yaşındayken vefât etti.