Zamanın padişahının kızına sevdalanan Garip Ali adında saf bir genç, kafasını bir oraya vuruyor olmuyor, bir bu yana vuruyor olmuyordu... Onu seven ve acıyanlar “Sen bir de Ali Heytî hazretlerine git be Ali’m” dediler. O da, umutsuz, bîçare Ali Heyti hazretlerine vardı, meramını anlattı. O mübarek de dinledi ve;
-Ali, ben ne dersem yapmaya razı mısın, Padişahın kızına ulaşabilmek için, dedi. Garip Ali gözlerini dört açarak dedi ki:
- Efendim, siz bu işi hâlledin, ne dilerseniz yaparım, uğruna her şeye hazırım.
-Ben ne dersem yapacaksan bu iş olur; hem de itirazsız...
Ali derhal kabul etti bu şartı.
ISSIZ MAĞARA GÜNLERİ...
Ali Heyti hazretleri, Garip Ali’yi bir dağın tepesindeki mağaraya götürdü. Issız bir yerdi orası. Ona şu tembihte bulundu:
-Şu kayanın üstüne otur ve kim gelirse gelsin, ne olursa olsun kesinlikle umursamadan sadece “Allah” de!
Garip Ali söylenene uydu: “Allah, Allah, Allah...” demeye başladı...
Haftada bir Ali Heyti hazretleri ona yemek getiriyordu. Ali, Ali Heyti hazretlerini her gördüğünde;
-Hani, nerede? Padişahın kızı ne oldu, niye gelmedi? diye soruyor; her defasında “Sabret, sen sadece Allah de!” cevabını alıyordu...
Ali’nin namı şehre yayılmaya başladı, civardan geçen kervanların haber vermesiyle Garip Ali, “Memleketin uzağından gelmiş, ıssız bir mağaraya sığınmış bir büyük Allah dostu, hiç durmadan Allah diyen bir velî” olarak şehirde anılmaya başlanıldı. Öyle ki, onun hakkında, nice kerametleri söylendi, nice kişiler onun nefesinin tesirinden bahsetmeye başladılar...
Bu arada Ali Heyti hazretleri yine âdeti üzere Ali’nin yanına haftada bir uğruyor, yemek götürüyor ve ona “Az kaldı, bekle, Allah de” diyordu...
GÜNLERDEN BİR GÜN...
Günlerden bir gün, Padişahın kızı hastalandı. Memleketin bütün tabibleri çaresiz kaldılar hastalık karşısında... Dediler ki Padişaha:
-Efendim zamanımızın büyüklerinden Allah dostu bir Ali Heyti hazretleri var, bir de ona soralım; bu hastalık karşısında biz nâçar kaldık...
Padişah, o mübarek zatı davet etti huzuruna. Meramını anlattı...
Ali Heyti hazretleri, Padişaha nasıl bir yol gösterecekti acaba?!. Yarını bekleyelim...