ARA
MEŞHURLARIN SON SÖZLERİ
 Fahr-ül-Fârisî hazretleri, hadîs, kelâm ve Şâfiî mezhebi fıkıh âlimidir. Aslen İran’ın Şiraz şehrindendir. 1134 (H.528) yılında doğdu. 1225 (H.622) yılında Mısır’da vefât etti. Bir vâzında tövbe hakkında şöyle buyurdu:  “EY MÜMİNLER TÖVBE EDİNİZ”
Allahü teâlâ, Nûr sûresinin 31. âyet-i kerîmesinde meâlen; “Ey müminler! Hepiniz, Allahü teâlâya tövbe ediniz. Tövbe etmekle kurtulabilirsiniz” buyurdu. Resûlullah efendimiz de Eshâbına (radıyallahü anhüm); “Sizden biriniz bineğini kaybedip, sonra onu bulunca sevinmez mi?” diye sordu. Onlar; “Evet, sevinir yâ Resûlallah!” deyince, Resûlullah efendimiz; “Nefsim yed-i kudretinde olan Allahü teâlâya yemîn ederim ki, Allahü teâlâ, kulunun tövbesine, sizden birisinin bineğini bulduğu zamanki sevinmesinden daha fazla sevinir” buyurdu. Allahü teâlânın sevinmesi: Tövbe eden kulunu af ve magfiret ederek ihsânda bulunması, tövbesini kabûl ederek ona ikrâm etmesidir. 
Tövbenin üç şartı vardır: Yaptığı günahlara pişmân olmak, o anda günahtan el çekmek, sonra bu günahları ve benzerlerini bir daha işlememeye karar verip azmetmektir. Resûlullah efendimizin bir hadîs-i şerîflerinde: “Nedâmet, pişmanlık tövbedir” buyurması, yapılan günâha pişmanlık duyulması, tövbenin en büyük şartı olduğundandır. Tövbe, rücû etmek, dönmek demektir...”
Fahr-ül-Fârisî hazretleri, gıybet hakkında bir suâl sorulduğunda buyurdu ki: 
Allahü teâlâ Kur’ân-ı kerîmde meâlen buyurdu ki: “Zannın çoğundan sakınınız! Çünkü, zannetmenin bâzısı günâh olur. Birbirinizin kusûrunu araştırmayın! Birbirinizi gıybet etmeyin!” (Hucurât sûresi: 12) Ebû Hüreyre’nin (radıyallahü anh) rivâyet ettiği hadîs-i şerîfte, Resûlullah efendimizin huzurlarında bulunan birisi, orada bulunmayan biri hakkında; “Ne kadar da âciz birisi!” deyince, Resûlullah efendimiz; “Kardeşinizin etini yediniz. Çünkü onu gıybet ettiniz” buyurdu. 

GIYBETTEN TÖVBE ETSE DE!...
Allahü teâlâ, Mûsâ aleyhisselâma; “Gıybetten tövbe ederek ölen kimse, Cennet’e girenlerin sonuncusu olacaktır. Gıybete devâm ettiği halde ölen kimse ise, Cehennem’e girenlerin ilki olacaktır” diye vahyetti.
Fahr-ül-Fârisî hazretleri vefat etmeden önce buyurdu ki: “Şu üç şey takvânın, haramdan kaçmanın îcâbıdır: Birincisi; Allahü teâlâyı tanıyıp O’na şirk koşmamak. İkincisi; Allahü teâlâya itâat edip, isyân etmemek.Üçüncüsü; Allahü teâlayı anıp O’nu unutmamaktır.”
Tüm İçerikler