Şeyh Ebû’l Hasen-i Kerdeviyye, Basra’da yaşamış olan evliyanın büyüklerindendir. Doğum ve vefat tarihleri hakkında bir bilgi yoktur. Vaaz ve nasihatleri çok tesirliydi. Herkes tarafından sevilirdi. Cömertliği ve ihsanları gayri Müslimlere bile ulaşırdı. Çeşitli zamanlardaki sohbetlerinde buyurdu ki: “EY İNSAN! DİLİNİ TUT!..”
“Hayâ iki çeşittir: Dînî hayâ, Allahü teâlânın yapılmasını yasakladığı şeyleri yapmaktan duyulan hayâ utançtır. Tabiî veya nefsî hayâ ise, yapılıp yapılmamasında kişinin kendi reyine bırakılan hususlardır. Meselâ kişinin kendisine yakışmayan elbise ile sokağa çıkması, şahsî ve nefsî arzûlara dayanan hayâ, bir çeşit utanç duygusudur.”
“Kelimenin yerini hakkıyla vermeden, o kelimeyi kullanmamalısınız. Zîrâ söz, yayından çıkan bir oka benzer. İnsandan yerinde olmayan bir söz çıkarsa, insan ona mahkûm, söz insana hâkim olur.”
“Ey insan! Dilini tut ve ona kement vur. Seni sokmasın. Çünkü o bir yılandır. Kabir, kendi dillerinin kurbanlarıyla doludur. Bu kurbanlar öyle kimselerdi ki, babayiğitler bile kendileriyle karşılaşmaktan çekinirlerdi.”
“Evliyânın sohbetlerine katılmayan ve gitmeyen bir fıkıh âlimi, yenen katıksız ekmeğe benzer.”
Oğluna nasîhat ederken de buyurdu ki:
“Ey oğlum! Şunu bil ki, eski sâlih kişiler açlık yoluyla dillerine hâkim olurlardı. Şimdi evliyâ olan fakirlerin elinde ve yolunda yetişmeyen kimseler, bu yolu da bir çıkmaza soktular. Ey evlâdım! Bu yolu ehlinden öğrenmelisin.”
Şeyh Ebû’l Hasen-i Kerdeviyye hazretlerine, sevdiği bir kimse gelerek;
“Bir adam var, daima ‘Benim nefesim İsa aleyhisselâmın nefesi gibidir. O nasıl ölüleri diriltirse ben de mânevi ölüleri öyle diriltirim’ diyor” dedi.
“BÖYLE SÖZLER İŞİTMEKTENSE!..”
Bu söz Ebû’l Hasen’in çok ağırına gitti. Herhangi bir kimsenin kendisini İsa aleyhisselâma benzetmesine tahammül edemedi. Çünkü o bir peygamberdi. Nasıl olur da bir kimse evliya da olsa bir peygamber gibi olabilir, ona benzetilebilirdi.
Bu sözleri işiten Şeyh Ebû’l-Hasen derinden bir ah çekti ve;
“Ya Rabbi! Bana bu kadar ömür verdin, ben de bu ömürle bu zamana kadar yaşadım. Bu yaştan sonra böyle sözler işitmektense ölmeyi istiyorum” dedi.
Şeyh Ebû’l Hasen, bu duayı yaptıktan sonra hemen ruhunu teslim etti...