Ebü’l-Hasan-ı Şâzilî hazretleri, Kuzey Afrika’da yetişen büyük velîlerden olup, Şâziliyye adı verilen tasavvuf yolunun kurucusudur. 1196 (H.592) senesinde Tunus’un Şâzile kasabasında doğdu. 1256 (H.654) senesinde vefât etti. Binlerce talebe yetiştirdi...
“GÜZEL AHLÂKLI OLMALISIN!”
Şâzilî hazretleri, talebelerine buyurdu ki:
“Bizim yolumuzda olan talebe, din kardeşlerini, arkadaşlarını, son derece merhametle gözetmeli, onlara son derece hürmet etmelidir. İçlerinden birini kendisine sohbet arkadaşı seçmeli, bu arkadaş, gaflete düştüğünde, seni uyandırmalı, ibâdette tembelliğe düştüğünde seni heveslendirmeli, âciz kaldığın yerde sana yardım etmeli ve sen doğru yoldan kaydıkça seni doğru yola çekmeli. Sana nasihat vermeli, kötü harekette bulunduğunda veya bir günah işlediğinde sana uymayıp vazgeçirebilecek vasıflarda olmalıdır. Arkadaşlarına gelebilecek eziyetlere mâni olmalısın. Güzel ahlâk edinip, şefkat ve merhamet üzere bulunmalısın. Hak teâlâya, itâat ve ibâdeti, bu yola hizmeti gözetmeli ve buna sımsıkı sarılmalısın. Lüzumsuz şeylerle gözü meşgûl edip, gönlü dağıtmamalısın. Zîrâ bu, insandaki şehvet kuvvetini artırır...”
Ebü’l-Hasan-ı Şâzilî Hizbü’l-Bahr adlı kitabında buyurdu ki:
“Yedi defâ Fâtiha okuyup, dert ve ağrı olan uzva üflenirse, şifâ hâsıl olur. Âyet-i kerîmenin ve duânın tesir etmesi için, okuyanın ve okutanın Ehl-i sünnet îtikâdında olması, haram işlemekten, kul hakkından sakınması, haram ve habis şey yiyip içmemesi ve karşılık olarak ücret istememesi şarttır...”
“NİÇİN SOHBETE GELMİYORSUN?”
Ebü’l-Hasan-ı Şâzilî hazretlerinin talebelerinden birisi, tasavvuf yolundaki dereceleri geçerken kendini hocası gibi görmeye başladı. Neye baksa şeyhini görüyordu. Bu sebeple hocasının sohbetlerine gelmemeye başladı. Bir gün İmâm-ı Şâzilî hazretleri yolda giderken talebesiyle karşılaştı ve; “Canım sen nerede kaldın. Sohbetlere gelmiyorsun!” buyurdu. Talebe; “Efendim, sizinle sözden müstağnî oldum. Yâni her an sizi karşımda görüyorum ve kendimi sizin sûretinizde görüyorum. Sohbetinize gelmeye ihtiyaç duymuyorum” dedi. Bu cevap üzerine Ebü’l-Hasan-ı Şâzilî hazretleri buyurdu ki:
“Çok garib. Eğer iş senin söylediğin gibi olsaydı, hazret-i Ebû Bekr’in Resûlullah efendimizin sohbetlerine gitmemeleri gerekirdi. Eğer sohbetten müstağnî olsaydı, hazret-i Ebû Bekr efendimiz müstağnî olurdu.”
Talebe bu sözleri işitince “Allah” diyerek can verdi.