ARA
MEŞHURLARIN SON SÖZLERİ
 Cüneyd-i Bağdâdî hazretleri, Ebû Bekr-i Kisâî’yi çok severdi. Hattâ bir defâsında; “Ebû Bekr-i Kisâî olmasaydı, ben Irak’ta olmazdım” buyurdu. Ebû Bekr-i Kisâî, Cüneyd-i Bağdâdî hazretlerine mektuplar yazarak suâller sorar, cevaplar alırdı. Cüneyd-i Bağdâdî hazretleri ona yazdığı mektuplardan birisinde şöyle buyurdu: “İNSANLARA ACIMAK LAZIM”
“Ey kardeşim! (Kıyamet günü mallar boş bırakıldığı zaman) [Tekvîr sûresi, dördüncü âyet-i kerîme] yerin neresidir? Evler yıkıldığı, dağların uçuşup bulutlar gibi yürümeye başladığı, denizlerin taştığı, güneşin nûrunun kaybolup simsiyah olduğu, dağların yerle bir olup, yeryüzünün boş bir toprak hâline getirildiği, göklerin gülyağı gibi eriyip değirmen taşı gibi döndüğü zaman ne yapacaksın? Görülecek yer bulunmadığı zaman nereye bakacak, haber alınacak yer olmayınca nereden haber alacak, sabır ve teselliye imkân olmadığı zaman nasıl sabredeceksin? Öyle ise, şimdiden durmadan ağla, o zaman ağlama ve sızlamanın bir faydası yoktur. Seni yalnız bırakıp giden büyüklere kıymetli dostlara ağla. Fırsatcıların meydanı boş bulmasına, fırtınaların ortalığı dehşete vermesine ağla. Seni o dehşetli günlerde kimin kurtaracağını, nereden gelip nereye gideceğini düşün ve ağla! İnsanlara acımak lâzımdır. Allah sana rahmet etsin, diline sâhib olmalısın. İnsanlara anlayabilecekleri şeyleri söyle. Anlayamayacakları şekilde hitâb etme. Allahü teâlânın selâm, rahmet ve bereketi üzerine olsun...”

“BU MEKTUBU YOK EDİN!”
Ebû Bekr-i Kisâî’nin, Cüneyd-i Bağdâdî hazretlerine yazdığı son mektuplardan birinin cevapları kendisine ölüm hastalığında ulaştı. Bunları okuyunca yanındakilere;
“Cüneyd-i Bağdâdî’nin bu mektubunu vefâtımdan önce yok edin. Çünkü ehli olmayan birinin eline geçmesinden korkuyorum” buyurdu ve biraz sonra da vefat etti. 
Cüneyd-i Bağdâdî rahmetullahi aleyh, onun vefâtını duyunca; “Keşke yazdığım cevapları yok etseydi” buyurdu. Yok ettiğine dâir haber gelince memnun oldu. 
Şeyhülislâm Abdullah-ı Hirevî hazretleri; “O, mektubunun halkın ve sultânın eline geçeceğinden korkmadı. Doğru yoldan sapmış tarîkatçıların eline geçmesinden korktu. Çünkü onlar, orada bildirilen meseleleri anlayamayacaklarından halkın felâketine sebeb olacakları gibi, bunları dünyâlık toplamada kullanabilirlerdi” buyurdu.
Tüm İçerikler