Dehhâk bin Müzâhim hazretleri, Tâbiînin büyüklerindendir. Aslen Kûfeli olup, sonra Belh’e yerleşti. 720 (H.102) senesinde vefât etti. Eshâb-ı kirâmdan Abdullah ibni Abbâs hazretlerinin sohbetlerinde yetişti. Ondan tefsîr, hadîs gibi birçok ilimleri öğrendi. Çok hadîs-i şerîf rivâyet etti... SECDEDE AĞLAYAN GENÇ!..
Dehhâk bin Müzâhim, bir cumâ gecesi mescide gitmek üzere evden çıktı. Mescide vardığında bir gencin secdede ağladığını gördü. O genç secdede bir şeyler söylüyordu. Dinlemek için yanına yaklaştı. Allahü teâlâya şöyle niyaz ediyordu:
“Ey Celâl sâhibi olan Allah’ım! Sana güveniyorum. Maksadı sen olan kimseye ne mutlu. Ne mutlu o kimseye ki, senden korkar. Sıkıntısını derdini sana arz eder. O, senin sevginle dertlenmiştir. Hava kararıp, yalnız kaldığında, sana yalvarıp, yakarır ve sen onun dileklerini duâsını kabûl edersin. Ey Celâl sâhibi olan Allah’ım! Sana güveniyorum...”
Bu sözleri dinleyen Dehhâk bin Müzâhim de ağlamaya başladı. O sırada şöyle bir ses duyuldu:
“Lebbeyk ey kulum! Sen benim himâyemdesin. Bütün dediklerini işittim. Senin sesine melekler âşıktır. Bütün günahlarını affettim...”
Daha sonra Dehhâk bin Müzâhim, ona selâm vererek;
“Allahü teâlâ seni ve geceni mübârek eylesin. Sen kimsin?” dedi. O genç de;
“Râşid bin Süleymân’ım” deyince onunla karşılaşmayı çok istediğini hatırladı. Ona;
“Bizimle berâber olmanız mümkün mü?” diye sorunca;
“Çok zor! Âlemlerin Rabbine yakın olmak, O’na yalvarmak lezzeti varken, mahluklarla berâber olunur, onlarla yakınlık kurulur mu?” dedi ve gözden kayboldu... Nereye gittiğini anlayamayan Dehhâk bin Müzâhim, Allahü teâlâya ölmeden önce onunla tekrar buluşmayı nasîb etmesi için yalvardı...
“CENNETTE AYRILIK YOKTUR!..”
Aradan uzun bir zaman geçtikten sonra Dehhâk bin Müzâhim hac farîzasını yerine getirmek için Mekke’ye gitti. Kâbe’nin gölgesinde Râşid bin Süleymân oturmuş, huzûrunda Kur’ân-ı kerîmden En’âm sûresini okuyan bir grup gördü. O zât kalkıp, Dehhâk bin Müzâhim’le kucaklaştı ve müsâfehâ etti;
“Allahü teâlâdan ölmeden önce bizi bir daha birbirimize kavuşturmasını istememiş miydin?” dedi. Dehhâk bin Müzâhim; “Evet” dedikten sonra mescidde bulundukları gece gördüklerini anlatmasını isteyince, onu bir hâl kapladı ve kendinden geçti. Kendine gelince vedalaşıp;
“Ey Kardeşim! Allahü teâlâ bizi Cennet’te berâber eylesin. Orada ayrılık, yorgunluk ve hüzün yoktur” dedikten sonra kayboldu. Dehhâk bin Müzâhim o zâtı bir daha göremedi. Ertesi gün o zatın vefat ettiğini haber aldı...