Yemenli zengin ve cömert bir zât ölmek üzereydi. Evlâdlarına şöyle vasiyet etti: “Evlatlarım, ben bütün ömrüm boyunca fakirlere, gariplere ve zayıflara öşür payını fazlasıyla ve bolca ayırırdım. Siz de bu usûlü devâm ettirin!..”
Adamcağız bunları söyledikten sonra son nefesini verdi. Fakat o sâlih zât vefât edince, çocuklarının gözünü mal hırsı bürüdü. Kendi aralarında; “Biz babamız gibi yapmayalım!..” diyerek ahitleştiler. Allâhü teala, onların bu kötü niyetleri üzerine, bahçelerini yakıp harâbe hâline getirerek simsiyah kıldı. Bu durumu gören cimri evlâtlar şaşırdılar:
“Acabâ yanlış bir yere mi geldik?” dediler. Allâhü teala, Kalem suresinin, 17’den 36’ya kadar olan ayetlerini, bu hadise üzerine nazil etti: “FELAKETE UĞRAMIŞIZ!..”
“Biz, vaktiyle “bahçe sâhipleri”ni imtihan ettiğimiz gibi onları (Resulullah Efendimize “sallallahü aleyhi ve sellem” karşı çıkan müşrikleri) de imtihan edeceğiz. Hani (bahçe sâhipleri,) sabah olurken (kimse görmeden) onu (mahsûllerini) devşireceklerine yemin etmişlerdi. Onlar istisnâ da etmiyorlardı. (İnşâallâh demiyorlar ve yoksulların payını ayırmıyorlardı.) Fakat onlar daha uykudayken Rabbinin katından (gönderilen) kuşatıcı bir âfet (ateş) bahçeyi sarıverdi de bahçe kapkara kesildi. (Beri tarafta ise) onlar, sabah olurken: “-Mâdem devşireceksiniz, haydi erkenden mahsûlünüzün başına gidin!” diye birbirlerine seslendiler. Derken: “-Aman, bugün orada hiçbir yoksul yanımıza sokulmasın!” diye fısıldaşa fısıldaşa yola koyuldular. (Evet, yoksullara yardıma) güçleri yettiği hâlde, onları yardımdan mahrûm etmek niyet ve azmi ile erkenden yola çıktılar. Fakat bahçeyi gördüklerinde: “-Biz mutlakâ yolumuzu şaşırmış olmalıyız!” dediler. (Yanlış yere gelmediklerini anlayınca da şöyle dediler: ) “-Yok yok, doğrusu biz felâkete uğramışız!”
“BİZ YAZIK ETMİŞİZ!..”
En insaflıları ise: “-Ben size Allâh’ı tesbîh etmenizi söylememiş miydim!” dedi. “-Rabbimizi tesbîh ederiz; doğrusu biz (kendi kendimize) yazık etmişiz!” dediler. Ardından, birbirlerini kınamaya başladılar. (Nihâyet) şöyle dediler: “-Yazıklar olsun bize! Gerçekten biz azgın kişilermişiz! Belki Rabbimiz, bize bunun yerine daha iyisini verir. Çünkü biz (artık) Rabbimizi (O’nun rızasını) arzuluyoruz. İşte azap böyledir. Âhiret azâbı ise, elbette daha büyüktür. Keşke bilselerdi!