Muhammed Cezûlî hazretleri, Fas’ta yetişen velî ve hadîs âlimlerindendir. Hazreti Hasan’ın soyundandır, yani “şerîf”tir. 1465 (H.870) senesinde şehîd edildi. Fugal bölgesinde yaptırdığı câminin bahçesine defnedildi. Seneler sonra Merrâkeş’teki türbeye nakledildi... “SALEVÂT-I ŞERİFE OKUMAKLA”
Muhammed Cezûlî hazretleri, bir gün bir kuyu başına abdest almak için uğradı. Kuyunun yanında su çekmek için kova ve ip yoktu. Ne yapacağını şaşırmıştı. Bir kız, onun bu hâlini yüksekçe bir yerden gördü ve ona şöyle dedi:
“Sen kimsin ve niye şaşırdın?” Muhammed Cezûlî kendisini tanıttı ve hâlini bildirdi. Kız gelip kuyuya seslendi. Allahü teâlânın izni ile su, kuyudan taşıp dışarıya akmaya başladı. Muhammed Cezûlî abdest aldıktan sonra kıza;
“Sen bu kerâmete hangi amelin sebebi ile nâil oldun?” dedi. Kız da;
“Resûl-i ekreme salevât-ı şerîfeyi çok getirmekle ve salevât okumaya devâm ederek kavuştum” diye cevap verdi. Muhammed Cezûlî, bu duruma hayret ederek;
“Acabâ hangi salevât-ı şerîfeyi okumaya devâm etsem?” diye düşünmeye başladı... O gece, bu düşünceden dolayı uyuyamadı. Bu düşünce içerisinde yatarken, hanımı yatağından kalktı. En güzel elbisesini giyip, evden dışarı çıktı. Bunu görünce, hanımının bu saatte nereye gittiğini merak ederek arkasından o da dışarı çıktı ve onun deniz kıyısına doğru gittiğini gördü. Önünde ve ardında birer arslan ona bekçilik ediyordu. Hanımı kıyıya varınca deniz üzerinde yürümeye devâm etti, sonunda küçük bir adaya ulaştı. Orada abdest alıp, namaz kılmaya başladı. İbâdetten sonra, yine su üzerinde yürüyerek kıyıya geldi...
“İZİN OLURSA CEVAP VERİRİM!”
Muhammed Cezûlî daha önce eve gelip, uyuyor gibi göründü. Hanımı, eve gelip elbiselerini değiştirip, yattı. “Hanım bunu her gece mi yapıyor?” diye düşünerek, üç gece onu gözetledi. Hanımının her gece böyle yaptığını gördü. Üçüncü gecenin sabahında, bu durumu hanımına sordu. Hanımı ona;
“Siz, bu işe şimdi mi vâkıf oldunuz? Uzun senelerdir ben böyle yapıyorum” dedi. Bunun üzerine Muhammed Cezûlî;
“Acabâ, bu kerâmete ne sebeple kavuştunuz?” diye sorunca, hanımı;
“Resûl-i ekreme salevât-ı şerîfe okumayı hiç bırakmadım. Nîmete bu yüzden kavuştum” dedi. Muhammed Cezûlî;
“Devâm ettiğiniz bu salevât-ı şerîfe hangisidir?” diye suâl etti. Hanımı cevap vermedi. Isrâr edince;
“Bu gece istihâre edeyim, izin olursa, cevap veririm” dedi. Bakalım izin verilecek mi? O da yarına..