Seyyid Emîr Külâl (Gilâl) hazretleri, “Silsile-i aliyye” denilen büyük âlim ve velîlerin on dördüncüsüdür. Buhârâ’nın Sûhârî kasabasında doğdu. 1370 (H. 772) sensinde vefât etti. Onun üstün hâllerini gösteren çok menkıbesi vardır... GÜREŞİRKEN ONU SEYRETTİ!..
Emîr Külâl hazretleri gençlik yıllarında bir gün, er meydanında güreş tutmakta ve büyük bir kalabalık da onu seyretmekte idi. Zamânın büyük âlimi ve mürşid-i kâmili olan Muhammed Bâbâ Semmâsî, o güreşirken tam oradan geçmekte idi. Uzun müddet ayakta onu seyretti. Yanında bulunan talebeleri bu hâle şaşıp, kendi kendilerine; “Acaba bu işle meşgul olanları seyretmesinin sebebi nedir?” diye düşündüler...
Muhammed Bâbâ Semmâsî, yanında bulunan talebelerinin kalblerinden geçeni anlayıp buyurdu ki:
“Bu meydanda öyle bir mert vardır ki, pekçok kimse onun sohbetinin bereketiyle evliyâlık konaklarının üstün mertebelerine kavuşacaktır. Onu, bulunduğumuz yola bağlamak istiyorum...”
Onlar böyle konuşurken, Emîr Külâl’in gözleri Muhammed Bâbâ Semmâsî’ye takıldı. Onu görür görmez, birdenbire kalbi ona tutulup değişiverdi. Hemen koşup yanına yaklaştı. Muhammed Bâbâ Semmâsî’nin ellerine kapandı. O güne kadar yaptığı bütün hatâ ve günahlardan tövbe etti ve Muhammed Bâbâ Semmâsî’ye sâdık bir talebe oldu...
ONA DAHA ÇOK BAĞLANDILAR
Nakledilir ki, bir köyde sâlih zâtlardan biri vefât edeceği sırada;
“Benim cenâze namazımı Emîr Külâl hazretleri kıldırsın” dedi ve son nefesini verdi. Fakat Emîr Külâl hazretleri, uzak bir yerde bulunuyordu. Onu çağırmak için, bulunduğu yere birilerini göndereceklerdi... Bunun üzerine orada bulunan Şeyh Sûfî;
“Haberci göndermenize lüzum yok, o gelir” dedi... Bu arada iki kişi gidip, haber vermek üzere hazırlanmıştı. Tam gidecekleri sırada, Emîr Külâl hazretleri âniden karşıdan gözüktü. Halk onu görünce, karşılamaya koştular ve bu kerâmeti karşısında onu daha çok sevip, bağlandılar...
Bundan sonra Emîr Külâl hazretleri, vefât eden zâtın cenâze namazını kıldırdı ve toplananlarla birlikte kabre götürüp, defnettiler...