Cârullah Veliyyüddîn Efendi, Hanefî mezhebi fıkıh âlimidir. 1659 (H.1069) senesinde -bugün Yunanistan sınırları dâhilinde bulunan- Yenişehir’de doğdu. 1738 (H.1151) senesinde İstanbul’da vefât etti... Muhammed Ma’sûm-i Fârûkî hazretlerinin talebelerinden olan Ahmed-i Yekdest hazretlerinin sohbetleriyle de şereflenen Cârullah Veliyyüddîn Efendi, Fâtih civârında bir medrese ve bir kütüphâne yaptırdı. 1738 yılında İstanbul’da vefât eden bu mübarek zat, yaptırdığı medrese ve kütüphâneden ibâret olan külliyesinin bahçesine defnedildi. Vefatına kadar talebelerine fıkıh ilmini, tasavvufun incelikleriyle birleştirerek öğretti. Vefat etmeden bir gün evvel talebelerine şunları anlatmıştı:
Eshâb-ı kirâm “aleyhimürrıdvân” arasında olan muhârebeleri, iyi sebeblerden dolayı bilmelidir. Bu ayrılıkları, nefsin arzûları, mevki, rütbe, sandalye kapmak, başa geçmek sevgisinden değildi. Çünkü, bütün bunlar nefs-i emmârenin kötülükleridir. Onların nefsleri ise, insanların en iyisinin “aleyhi ve aleyhimüssalevât” sohbetinde, karşısında tertemiz olmuştu. Şu kadar var ki, Emîr’in “radıyallahü anh” hilâfeti zamânında olan muhârebelerde, o haklı idi. Ondan ayrılanlar, hatâ etti. Fakat, ictihâd hatâsı olduğundan, bir sey denemez. Nerede kaldı ki, fâsık denilsin!
“ONLARIN HEPSİ ÂDİL İDİ”
Onların hepsi âdil idi. Her birinin verdiği haber, makbûl idi. Emîr’e uyanların ve ondan ayrılanların verdikleri haberler, doğrulukta ve güvenilmekte farksız idi. Aralarındaki muhârebeler, itimâdın gitmesine sebeb olmamıştır. O hâlde, hepsini sevmek lâzımdır. Çünkü, onları sevmek, Peygamber efendimizin “sallallahü aleyhi ve sellem” sevgisinden dolayıdır. Onları sevmemekten, herhangi birine düşmanlık etmekten çok sakınmalıdır. Çünkü, onlara düşmanlık, Peygamberimize “sallallahü aleyhi ve sellem” düşmanlık olur. O büyükleri ta’zîm etmek, hürmet etmek, insanların en iyisini ta’zîm etmek, hürmet etmektir. Onlara hurmetsizlik, tahkîr etmek, Onu tahkîr olur. İnsanların en iyisinin “aleyhissalâtü vesselâm” sohbetini, sözlerini ta’zîm etmek, kıymet vermek için Eshâb-ı kirâmın hepsine ta’zîm etmek, kıymet vermek lâzımdır...