ARA
MEŞHURLARIN SON SÖZLERİ
 Irak’tan iki seyyid genç, altı katırı hediyelerle yükleyip, Seyyid Tâhâ hazretlerine getirmek için yola çıkarlar. Ancak yolda gasbedilirler!..
Seyyid Tâhâ hazretleri Hakkâri’de yaşamış evliyanın büyüklerindendir. Silsile-i aliyyenin otuz birincisidir. Abdülkâdir-i Geylânî hazretlerinin on birinci torunudur. Mevlânâ Hâlid-i Bağdâdî hazretlerinin halîfelerinden olan bu mübarek zat “Hakkârî” nisbesiyle meşhûrdur. 1853 (H.1269) senesinde Şemdinli yakınındaki Nehri’de vefât etti...

GASBEDİLEN HEDİYELER!..
Seyyid Tâhâ hazretleri buyurdu ki:
“Amellerinizi ucb (kendini beğenmek, ibâdeti kendinden bilmek) ile örtüp yok etmeyiniz.”
“Bizim yolumuzdaki yolcuların faydaları ana ve babalarına da ulaşır.”
Irak’tan iki seyyid genç, altı katırı hediyelerle yükleyip, Nehrî’ye, Seyyid Tâhâ hazretlerine getirmek için yola çıktılar. Hârunân Köyünden geçerken, Seyyid Tâhâ hazretlerinin büyüklüğünü inkâr eden Mûsâ Bey adındaki zât, katırları yükleri ile birlikte gasbetti. Gençler ağlayarak Nehrî’ye gelip Seyyid Tâhâ hazretlerini haberdâr ettiler. Seyyid Tâhâ, Mûsâ Beye haber gönderip; “Bu katırların yükleri bana âit olduğundan, yükler senin olsun. Bu gençler seyyiddirler. Onlara merhamet et, katırlarını teslim et” buyurdu. Mûsâ Bey emirlerini dinlemedi, katırları vermedi. İkinci defâ haber gönderip; “Benim nâmıma ve hatırıma versin” buyurdu. Buna da karşı çıkınca, Seyyid Tâhâ büyük hiddetle; “Cumâ gecesi gelsin de, o vermesin görelim!” buyurdu... 
Cumâ gecesi, Nehrî’den, talebeler gidip, netîceyi öğrenmek için nöbet beklediler. Meğer Bey, divânhânesinde kendine tâbi olanlarla oturmuş, Seyyid Tâhâ’nın evliyâlığını inkâr husûsunda konuşuyormuş.
Bu fısk meclisinin bitişinden sonra, yatak odasına girip yatağına uzanırken, mîdesine bir ağrı girerek “Karnım!.. karnım!..” diye bağırarak can vermiş... 

HERKES AÇIKÇA GÖRDÜ!..
Vaziyeti anlayan dokuz oğlu hemen Nehrî’ye gelip, katırları yükleri ile birlikte teslim ederek Seyyid Tâhâ’ya sığındılar. “Lütfen, merhameten babamızın defin merâsiminde bulunup, duâ buyurunuz” dediler. Onlara cevâben; “Benim bulunmam, ona bir menfaat sağlamaz” buyurdu. Çocukları çok ısrar ettiler. Hazret-i Seyyid nihâyet kalkıp, cenâzeye gitti. Cenâzenin kapkara kömür gibi olduğu görüldü. Definden sonra, Seyyid Tâhâ; “Benim gelişimden zerre kadar menfaatlenmedi” buyurdu. Cenâb-ı Hak, bir seyyide hakâret etmenin onu üzmenin cezâsını verdi. Bunu herkes açıkça gördü...
Tüm İçerikler