On altıncı asrın başlarında bugünkü Hindistan-Pakistan bölgelerinde hüküm sürmüş olan Babürlüler devletinin kurucusu Babür Şah ve torunları Türk-İslâm tarihine pek çok hizmette bulunmuşlardır... Bayram Han da, birçok muharebede kahramanlıklar göstermiş bir bahadırdı. Ancak, Afganlılarla yaptığı bir savaşta esir düşmüştü. Afgan kumandanı önceleri Bayram Hana, iyi muamelede bulunmuştu. Hattâ serbest bırakmayı bile düşünmüştü. Lâkin Bayram Han bir seferinde tedbirsiz davranıp Afganlılar aleyhinde tasarladığı bir planını ağzından kaçırınca kendisine yapılan muamele tamamen değişti. Serbest bırakılacağı yerde, idamına karar verildi!.. İkisini de yakaladılar...
Bayram Han, bir fırsatını buldu ve silâh arkadaşı Kasım Beyle kaçtı. Ancak, peşlerine düşüp yakaladılar. Askerler, aldıkları emir icabı Bayram Hanı orada hemen öldüreceklerdi. Fakat Bayram Hanla Kasım Beyi birbirinden ayırt edemiyorlardı. Biraz daha cüsseli olan Kasım Beyi Bayram Han sandılar, onu öldürmek için hazırlanmaya koyuldular.
Vaziyeti fark eden Bayram Han, arkadaşının kendi yerine öldürülmesine razı olmadı ve birlik kumandanına seslendi:
“Yanılıyorsunuz, Bayram Han o değil, benim. Onu benim yerime öldürmeyin!”
Kasım Bey haline razı görünüyordu. Hiç itiraz etmeden idam kararını kabule hazırdı. Fakat Bayram Handan böyle bir çıkış duyunca reddetti. Bayram Hanın öldürülmesini istemiyordu. Onu memleketi için daha lüzumlu ve faydalı görüyordu...
“Onu serbest bırakın!..”
Kasım Bey gayet soğukkanlı bir şekilde ileri atıldı. Eliyle Bayram Hanı göstererek “Şu sadık hizmetkârıma bakın” dedi. “Beni kurtarmak için kendisini yerime koymaya çalışıyor. Hayatını benim uğruma tehlikeye atıyor. Sizden rica ediyorum, onu serbest bırakın, gitsin. İtiraf ediyorum ki, Bayram Han benim!”
Birlik kumandanı, Kasım Beyin telaşlanmadan, sakin bir şekilde kesin olarak söylediklerine inandı ve asıl Bayram Hanı serbest bıraktı. Çok korktukları ve kısa zaman sonra tekrar karşılarına çıkacak olan büyük kumandan oradan uzaklaşırken, fedakâr Kasım Bey “Bayram Han”ın yerine idam ediliyor; bir sadakat ve vefakârlık timsali olarak tarihe geçiyordu...