Mutarrif bin Abdullah, Basra’da yaşamış, zühd, verâ ve takvâ sâhibi ve velî bir zâttır. İlim ve amel bakımından zamânın bir tânesi idi. Zamânındaki insanların hepsinden hürmet ve saygı görürdü. Sözleriyle onların hak yola kavuşmasına, nefislerinin insanı dünyâ ve âhirette felâkete götüren fenalıklarından kurtulmalarına sebeb olmuştur. Peygamber efendimizin sağlığında doğmuştur. Haccâc’ın Irak’ın idâresini ele aldığı zaman zuhur eden vebâ salgını sırasında 713 (H.95) yılında Basra’da vefât etmiştir. “Toprak olmayı tercih ederdim” Mutarrif bin Abdullah, Allahü teâlânın korkusundan ve O’na hesap verme endişesinden toprak olmayı ister ve; “Rabbim tarafından biri gelip Cennet veya Cehennem’e girmek yâhut toprak olmak arasında bana tercih hakkı verseydi, toprak olmayı tercih ederdim” buyurdu. Mutarrif bin Abdullah, son derece sabırlı ve tevekkül sahibi bir zat idi. Bir oğlu vardı, öldü. Zâhirde hiç üzüntülü hâli görünmedi. Sakalını taradı, güzel elbiselerini giydi. Bâzıları buna hayret ettiler. Bu hareketlerinin sebebini sordular. Cevâbında buyurdu ki: “Ölüm karşısında, rızâ göstermeyip feryâd etmemi mi bekliyorsunuz? Rabbime yemin ederim ki; eğer dünyâ ve içindekilerin hepsi benim olsaydı sonra, ahiretin bir yudum suyu (Kevser) karşılığı bunları almak isteselerdi hiç düşünmeden hemen verirdim. O bir yudum suyu, bu dünyâ ve içindekilerin hepsine tercih ederdim...” Mutarrif bin Abdullah, geceleri daha iyi ibâdet ve Allahü teâlânın kullarına hizmet edebilmek için uyur ve; “Gecemi uyuyarak geçiririm. Pişman olmuş olarak sabahlarım. Bu hâli, bütün geceyi ibâdetle geçirip, sabaha kendini beğenmiş olarak çıkanın hâlinden daha fazla severim” derdi.
“İşte benim gerçek kulum!” Bu mübarek, içi dışına, dışı içine uygun bir zât olup; “Bir kulun içi dışı bir olunca; cenâb-ı Hak; (İşte benim gerçek kulum budur) buyurur” derdi. Mutarrif hazretlerini bir kimse bir meseleden dolayı yalancılıkla suçladı: “Sen yalancının birisin! Bu meselede ben haklıyım” dedi. Fakat bir Allah adamını üzdüğü için bu, onun son sözleri oldu. O kimse orada cemâatin içinde can verdi. Bu hadise üzerine Müslümanların Mutarrif bin Abdullah hazretlerine sevgi ve muhabbetleri bir kat daha arttı...