Son asırda yetişen, zahir ve batın ilimlerinde kâmil ve dört mezhebin fıkıh bilgilerinde mahir, büyük âlim ve veli Seyyid Abdülhakîm Arvâsî hazretleri “rahmetullahi aleyh” (Sefer-i âhiret) risâlesinde özetle buyuruyor ki: “ÖLÜMÜ ÇOK HATIRLAYINIZ!..”
“Îmânı olan ve aklı olan ve bâliğ olan erkek ve kadınlara, (mükellef) denir. Mükellef olanların, ölümü çok hâtırlaması sünnettir. Çünkü, ölümü çok hâtırlamak, emirlere sarılmaya ve günâhlardan sakınmaya sebeb olur. Harâm işlemeye cesâreti azaltır. Peygamberimiz “sallallahü aleyhi ve sellem” buyurdu ki: (Lezzetleri yıkan, eğlencelere son veren ölümü çok hâtırlayınız!)
Bir kimsenin îmân ile öleceği son nefeste belli olur. Bir insan, bu devlete kavuşunca, Allahü teâlânın ihsânları başlar. Bu ânda, elbette sevinir. Se’âdet sâhibi ol kimsedir ki, Azrâîl “aleyhisselâm” gelip, (Korkma, Erhamürrâhimîne gidiyorsun. Asıl vatanına kavuşuyorsun. Büyük devlete erişiyorsun!) der. Böyle kimseye, bundan dahâ şerefli bir gün yoktur...
Dünyâ hayâtı, rü’yâ gibidir. Mevt uyandırıp, rü’yâ bitecek, hakîkî hayât başlayacaktır. Müslümânın ölümü, hayâttır. Hem de, sonsuz hayât!..”
***
Çevresinde sevilen, sayılan zengin bir adam çok hastalanmıştı. Öleceğini anlayınca çocuklarını yanına çağırdı. “Size bir tek vasiyetim var” dedi: “Beni çoraplarımla gömeceksiniz!..” Sonra da büyük oğlunu yanına çağırdı ve kapalı bir zarf verdi.
“Bunun içinde bir mektup var. Ama zarfı çok zor durumda kaldığında, halledemediğin bir mesele olduğunda ya da ne yapacağını bilemediğin zaman açacaksın...”
Sonra adamcağız öldü. Fakat herkesin kafasında “çorapla gömülme” meselesi vardı. Bunu kime danıştılarsa, aynı cevabı aldılar: “Çorapla defnetmek caiz değildir!”
“BUNU SAKIN UNUTMAYIN!..”
Çocuklar kara kara düşünürken büyük oğulun aklına babasının bıraktığı zarf geldi. Kardeşlerine söyledi, hepsi birden “Açalım belki orada bir çare buluruz” dediler. Büyük oğul zarfı sakladığı yerden getirdi. Küçük, sade bir zarftı. Açtılar. İçinde küçük bir kâğıt vardı. Üzerindeki yazıyı büyük oğul okudu, sonra kardeşlerine verdi. Kâğıtta şunlar yazıyordu:
“Sevgili çocuklarım, işte gördünüz, öbür dünyaya çoraplarınızı bile götüremiyorsunuz. Size bıraktığım malı mülkü kullanırken bunu hiç unutmayın!..”