Hicretin 5. senesi... Benî Kureyza Yahudilerinin; Peygamber Efendimizle olan anlaşmalarına göre, Hendek Muharebesinde düşman tarafından sarılan Medine’yi Müslümanlarla el ele vererek müdafaa etmeleri gerekiyordu. Fakat, bunu yapmadılar. Üstelik anlaşma hükümlerini hiçe sayarak, harbin en nâzik safhasında müşriklerle iş birliğine giriştiler. Bunun üzerine Peygamber Efendimiz (sallallahü aleyhi ve sellem) onlar üzerine sefere çıktı ve Benî Kureyza Yahudileri ile harb ederek onları mağlub etti.
Bütün Yahudiler esir alınarak bir yere toplandılar. Allahü teâlâ, Peygamber Efendimize, kadın ve çocukların esir edilip, erkeklerin öldürülmesini emretti. Esirler arasında, Zebir bin Bata adında biri vardı. Ensardan Sabit bin Kays’a (radıyallahü anh) bir iyiliği dokunmuştu. Şöyle ki; cahiliye devrinde, “Buas günü”, Sabit bin Kays, esir düştüğünde, Zebir bin Bata onu serbest bıraktırmıştı...
Sabit bin Kays, onu hemen tanıdı ve yanına vararak;
“Beni tanıdın mı?” diye sordu. Zebir bin Bata:
“Tanımaz olur muyum? Sen Sabit’sin!” dedi. Sabit bin Kays:
“Vaktiyle bana uzatmış olduğun yardım eline şimdi mukabele etmek istiyorum” dedi. Bunun üzerine, Sabit bin Kays Peygamber efendimizin yanına geldi ve;
“Yâ Rasûlallah! Zebir bin Bata’nın bana iyiliği dokunmuştur. Buas günü esir olunca, beni kurtarmıştı. Ben onun iyiliğine mukabele etmek istiyorum. Onun kanını bana bağışlayıver?” dedi. Peygamber efendimiz;
“O, SANA BAĞIŞLANMIŞTIR!”
“O, sana bağışlanmıştır!” buyurdu. Sabit bin Kays, Zebir bin Bata’nın yanına geldi ve;
“Resûl aleyhisselam, senin kanını bana bağışladı!” dedi.
Zebir bin Bata:
“Ey Sabit! diğerlerine ne yapıldı?” diye sordu. Sabit bin Kays:
“Onlar öldürüldüler!” dedi.
Zebir bin Bata:
“Ey Sabit! Bunlardan sonra, yaşamakta hayır yoktur! Senin üzerinde bulunan iyiliğim hakkı için, beni o kavme hemen kavuşturmanı dilerim!” dedi.
Bu sözler üzerine, Sabit bin Kays Zebir bin Bata’yı Zübeyr bin Avvam’ın yanına götürdü. Zübeyr hazretleri de, onun boynunu vurdurdu...