Altı asır cihana hükmetmiş Osmanlı imparatorluğunun manevî direkleri o büyük imparatorluğu ayakta tutmuşlardır. Bu büyük veliler her hususta Osmanlı idaresine yardımda bulunur, harp zamanında savaş meydanlarında, sulh anında ise memleket dahilinde padişahlara yol gösterirlerdi. Bunlardan birisi de Dördüncü Sultan Murat devrinde yaşamış, Armağanî Mehmet Efendi namı ile meşhur velîdir... RUHUN GIDASI VE KURDU!..
Aslen Foçalı olan Armağanî Mehmet Efendi, herkese bir elma hediye ettiğinden kendisine bu isim verilmiştir...
Bu mübarek zatın kıymetli nasihatleri vardır. Buyurdu ki:
“Ahlâkı ve anlayışları birbirine zıt olanlarla oturup görüşmek, ruhlar için kurtlardır. Bunlar insanın içini kemirirler. Huyları ve anlayışları iyi olanla oturup kalkmak ise, ruhların gıdası, akılların aşısıdır. Aklın bereketlere kavuşarak artmasına bunlar sebeb olur.”
Namaz için de şöyle buyurdu:
“Namazda huşu, namaz kılanın kurtuluşunun alametidir. Nitekim Allahü teala, Mü’minun suresi başında; “Muhakkak ki, müminler kurtuluşa erdiler. O müminler ki, namazlarında huşu (tevazu ve korku) sahipleridir” buyurmaktadır. Peygamber efendimiz de buyurdu ki: “Bir Müslüman doğru olarak ve huşu ile iki rekat namaz kılınca, geçmiş günahları affolur.” Yani, Allahü teala onun küçük günahlarının hepsini affeder. Huşuu terk etmek ise, münafıklık alametidir ve kalbin harab olmasıdır.”
YETMİŞ BİN KİŞİ ÖLDÜ!..
Armağanî Mehmet Efendi, bir gün Padişah’tan izin alarak akrabalarını ziyarete gidiyordu. Üsküdar tarafında Bostancıbaşı Köprüsünden geçerken vebalıların iyi ve kötü ruhları ile bizzat konuşup, kimlerin bu hastalıktan öleceği ve kimlerin kurtulacağı sırrına vâkıf oldu. Ve bir liste hazırlayarak “Dördüncü Murat Han’a takdim etti. Bu liste verildikten üç gün sonra İstanbul’da öyle bir veba velvelesi vuku buldu ki, Armağanî Mehmet Efendi’nin listesine göre tam yedi gün içinde 70 bin insan ruhunu teslim etti.
Bu hadiseden sonra Armağanî Mehmet Efendi hazretleri içindeki sırrı meydana vurduğundan kendisi de memnun olmayarak Foça’ya gitti, ama oraya hemen varır varmaz kendisinin kerametinin oraya kadar duyulduğunu görünce:
“Artık sırrımız her yere yayıldı. Bundan sonra bize yaşamak lazım değildir” dedi ve vefat etti.