ARA
MEŞHURLARIN SON SÖZLERİ
 Takıyyüddîn Sübkî meşhûr velîlerdendir. 1284 (H.683) senesinde, Mısır’ın Sübk köyünde doğdu. 1355 (H.756) senesinde Kâhire’nin dışında bir yerde vefât etti. Çok kerâmetleri görülmüştür. Ona karşı çıkanın başına mutlak bir şey gelirdi. Kendisinden kerâmet hâsıl olunca veya birisi kerâmetinden bahsedince çok sıkılırdı... MÜDERRİS OLDU; ANCAK!..
Kadı’l-kudât Cemâlüddîn Züreî, Mensûriyye Medresesindeki müderrislik vazifesinden, Şam kâdılığına tâyin edilince, Takıyyüddîn Sübkî onun yerine müderrislik vazîfesine tâyin edildi. Bir müddet sonra, Cemâlüddîn Züreî, Şam kâdılığından azledildi. Bu sırada Şam Nâibi Argûn, Hicaz’da bulunuyordu. Bu nâibin, Cemâlüddîn Züreî ile arasında çok iyi bir dostluk vardı. Züreî’nin azledilmesi Argûn’a ulaşınca, buna çok üzüldü ve Mısır’a varınca, Mensûriyye müderrisliğini, Takıyyüddîn Sübkî’den alıp, tekrar Züreî’ye vermeye karar verdi. Bu haber Takıyyüddîn Sübkî’ye ulaşınca, gece iki rekat namaz kılarak, Allahü teâlâya niyazda bulundu. Bu sırada; “Argûn tutuklandı!” diye bir ses duyuldu. Ertesi gün derse gittiğinde kendisine, Nâib Argûn’un tutuklandığı söylendi... 
İmâm-ı Sübkî şöyle anlatır: 
Babam Takıyyüddîn Sübkî’ye rahat vermeyenlerden birisi de, Şam nâibi Argûn Şah idi... Biz, bir gün yatsı namazını kılmak için toplanmıştık. Namazdan sonra, babam yüksekçe bir yere çıktı. Başı eğik bir vaziyette durmaya başladı. Hiç konuşmuyordu. Ayakta olduğu hâlde, sabah namazına kadar aynı vaziyette kaldı. Bu sırada öyle heybetli bir hâli vardı ki, târifî, anlatılması çok zordu. Sonra oradan inip sabah namazını kıldı. İnerken bize; “Argûn Şah’ın işi bitti” dedi...

“ŞEMÂTET YAPMAYI BIRAK!..”
Salı günü Trablus’tan yola çıkan Ulcîbuğa isminde birisinin, Perşembe günü gecenin yarısında Argûn Şah’ın başını kestiğini öğrendim. Sonra babamın odasına geldim. İçeride Kur’ân-ı kerîm okuyordu. Okumayı keserek kapıyı açtı. Bana; “Müslüman kardeşin için şemâtet yapmayı bırak (şemâtet; başkasına gelen belâya, zarara sevinmektir). Belki Allahü teâlâ ona âfiyet verir de, seni o musîbete düçâr eder” dedi. Sonra ben ona, biraz sevinçli bir hâl içinde; “Argûn Şah öldürüldü” dedim. O zaman bana; “Kim demiş? Sus! Bu ne biçim söz böyle! Müslüman kardeşin hakkında şemâtet yapma dedik, değil mi?” dedi...
Tüm İçerikler