Geredeli Abdullah Efendi, Anadolu velîlerindendir. Doğum ve vefât târihleri bilinmemektedir. On dokuzuncu asrın sonlarında yaşamıştır. Tasavvufta Mustafa Sâfî Efendinin derslerinde ve sohbetlerinde kemâle erdi. Bu zâtın medrese tahsîli de yok idi. Fakat tasavvufta kazandığı kemâl derecesiyle hangi ilimden bahis açılsa, o hususta bilgi verir, sorulan suâlleri cevaplandırırdı. Bolu’ya teşrif etmişti!..
Abdullah Efendi bir gün Bolu’ya teşrif etti. Günlerce yapılan sohbetlerden sonra, bir akşam Muhammed Bey adında bir zâtın evinde misâfir iken; “Yarın Gerede’ye gitmem gerekiyor” dedi. “Dâvet edildiğiniz yerler var, kerem edin birkaç gün daha kalın” dedikleri zaman; “Yarın gideceğim” dedi...
Ertesi gün kendisine mecbûren bir binek tedârik ettiler. Sabah vakti yola çıktı. Talebelerinden çoğunun haberi olmadı. Birkaç talebesi Kuruçeşme denilen yere kadar uğurladılar ve orada vedâlaştılar. Uğurlayan bu talebelerine;
“Her ne zaman benim hasta olduğumu işitirseniz, ihmâl etmeyip geliniz” dedi. Böylece vefâtına işâret etmiş olmasıyla uğurlamak için orada bulunan talebeleri ağlaşmaya başladılar. Bunun üzerine; “Ben sizi herkesten çok severim, bu burada anlaşılmaz, yarın anlarsınız” diyerek bâzı işâretler verdi. Sonra da oradan ayrılıp gitti.
“İbrâhim Bey geldi mi?”
Abdullah Efendi ayrıldıktan sonra gözden kayboluncaya kadar talebeleri arkasından bakıştılar. Gerede’ye vardıktan sonra ertesi gün hastalandı. Talebesi İbrâhim Hilmi Beyi Bolu’dan çağırmalarını emretti. Bâzıları “haber gönderdik” diyerek, haber gönderilmesine mâni oldularsa da, arada bir “İbrâhim Bey geldi mi?” diye sorunca, telaş olmaması için haber göndermediklerini söylediler. “Mutlaka gelmesini arzu ediyorsanız haber gönderelim” dediklerinde; “Eyvah! Şu andan sonra haber göndermekle yetişemez. Ne söylediysem, onu yerine getirmeniz gerekirdi” dedi ve biraz sonra son nefesini verdi. Gerede’deki dergâhında defnedildi...