ARA
MEŞHURLARIN SON SÖZLERİ
 Abdürrahîm İstahrî hazretleri İran evliyasındandır. Hicrî dördüncü asrın ilk yarısında yaşamıştır. İlim için, Hicaz, Irak, Şam ve başka yerlere seyahatler yaptı. Ruveym bin Ahmed, Sehl bin Abdullah-ı Tüsterî ve başka büyük zâtlarla görüşüp kendilerinden ilim öğrendi... KURTULUŞ YOLU BULAMAZSA!..
Abdürrahîm İstahrî, sohbetlerinde buyurdu ki:
“Her Müslümânın ibâdet yaparken ve harâmdan sakınırken, kendi mezhebi âlimlerinin, (Fetvâ böyledir), (En iyisi budur), (En doğru söz budur) gibi bildirdiklerine uyması lâzımdır. Kendi arzûsu ile yaptığı bir şey, buna uymasına mâni olur ve bu mâni olmanın önlenmesinde (harac), meşakkat bulunursa, kendi mezhebinde doğru olduğu bildirilen başka bir söze uyması lâzımdır. Meselâ, ödünç verdiğinin senedine ödeme târîhi koymak harâmdır. Fâiz olur. Fakat başkasına havâle edilmek yolu ile, ikisinin de belli târîhte ödemeleri câiz olur. Böyle de yapamazsa, Hanefî mezhebinde bulunan kimse, Hanefî mezhebindeki âlimlerin fetvâ olarak seçilmemiş za’îf sözlerine uyarak, işini görür. Böyle kurtuluş yolu da bulamazsa, diğer üç mezhebden birini taklîd ederek, ya’nî bir mezhebe uyarak o işi yapar. Hanefî mezhebinin âlimleri, bu kimsenin başka mezhebi taklîd etmesinin vâcib olduğunu bildiriyor. Belli bir hâdise ile karşılaşılınca, bunun nasıl yapılacağı sorulur. Bu iş hakkında, bir müctehidin sözü biliniyorsa, o işi bu söze uyarak yapmak vâcib olur demektedir... Görülüyor ki, başka mezhebi taklîd etmesi vâcib olmaktadır.”

SÂLİHLERİN KABRİNE YAKINLIK!..
“Sâlih zâtların kabirlerine yakın bulunmanın, iyi yönden çok tesiri vardır. Ancak onların rûhâniyetlerine yönelmek, kabirlerine yakın olmaktan daha iyidir. Zîrâ, iyi tesirin yakınlık, uzaklık ile bir bağlantısı yoktur. Her yer aynıdır. Nitekim, bu mânâda Resûlullah efendimiz; (Her nerede bulunursanız, bana salevât okuyunuz) buyurdu.”
“Allahü teâlânın velî kullarını her gün, iki günde bir kere görmek bırakılmaması gereken sünnettir. Ama edeple, saygı ile.”
Vefat etmesine yakın hastalığında, kendisini ziyarete gelenlere buyurdu ki: 
“Bir âlimi ve evliyâyı ziyâret etmekten maksat, Allahü teâlâya yönelmektir. O büyüklerin rûh-ı şerîflerini tam bir yönelme ile ziyâret, cenâb-ı Hakk’ın rızâsına kavuşmaya vesîledir. Nitekim görünüşte halka tevâzu, hakîkatte Hakk’a tevâzudur. Çünkü insanlara Allahü teâlânın rızâsı için tevâzu göstermek makbûldür, kıymetlidir.”
Tüm İçerikler