ARA
MEŞHURLARIN SON SÖZLERİ
Ahmed Saîd-i Farûkî hazretleri, Hindistan’da yetişen büyük velîlerdendir. Nesebi İmâm-ı Rabbânî hazretlerine dayanır. 1802 (H.1217) senesi Ağustos ayında Hindistan’ın Rampûr şehrine bağlı Mustafa-âbâd beldesinde dünyâya geldi. RESULULLAHIN KABRİNİ ZİYARET
Babası Ebû Saîd, Seyyid Abdullah-ı Dehlevî’nin sohbet ve hizmetlerinde bulunmaktaydı. Ahmed Saîd de babası ile birlikte o büyük velînin sohbetlerine devâm etmeye başladı. Otuz iki yaşında iken de Abdullah-ı Dehlevî’den mezun olarak, talebeleri mânevî olarak terbiye edip, yetiştirmek üzere vazîfelendirildi. 
Ahmed Saîd hazretlerine, Resûlullah efendimizin kabrinin nasıl ziyâret edileceği sorulduğunda buyurdu ki:
“Resûlullah efendimizin kabrini ziyâret eden kimse, dünyâ işlerini ve bu ziyâretle alâkalı olmayan her şeyi kalbinden çıkarır. Bunun için gayret gösterir. Bu gayrete, kalbinde, Resûl aleyhisselâmdan istimdâd, yardım isteme hâli meydana gelinceye kadar devâm eder. Dünyâ sevgisi ve nefsin arzu ve istekleri gibi kirli düşüncelerle meşgûl olan bir kalb, Resûlullah efendimizin yardımlarına kavuşmaktan mahrûmdur. Hattâ o huzurda böyle bir kalb ile bulunmak bile uygun değildir. Mümkün olan nisbette kalbini uygunsuz düşüncelerden temizlemeye gayret ederek ve o huzurda bulunmaya layık olmadığını düşünerek, mahzûn bir gönülle, Resûlullah efendimizin af ve merhametlerinin genişliğinden ümitli olarak, O’nun kabr-i şerîfinde bizim bilmediğimiz bir hayat ile diri olduğunu, ziyâretine gelenleri, ziyâretçinin derecesi, hâli ve kalbine göre tanıyıp, yardım ettiğini ve daha bunun gibi şeyleri düşünerek ziyâret eder. Muhabbet ve bağlılığı nisbetinde o deryâdan feyz alır...” 

KATI KALPLERİN YUMUŞAMASI İÇİN...
Ahmed Sa’îd hazretleri 1861 (H.1278) senesinde vefât etti. Vefâtında, Medîne-i münevverede Resûlullah efendimizin mübârek mihrâbının yanında bulunuyordu. Yüksek ceddi hazret-i Ömer’in cenâze namazının kılındığı yerde namazı kılınıp, Bakî Kabristanında defnolundu. Kabri, hazret-i Osman-ı Zinnûreyn’in kabri yakınındadır.
Ahmed Saîd hazretleri vefat etmeden kısa bir zaman önce buyurdu ki:
“Düşünerek, kendinden evvel vefât etmiş olan akrabâ ve dostlarının hâlinden ibret alarak kabir ziyâreti yapmak, katı kalpleri yumuşatmakta pek faydalıdır. Bu sebeple kabir ziyâretini çok yapmak lâzımdır.”
Tüm İçerikler