Abbasî halîfelerinin sekizincisi. Künyesi Ebû İshâk, asıl ismi Muhammed'dir. Hârûn Reşîd'in oğludur. 796 (H.180) senesinde Bağdâd'da doğdu. İyi bir tahsîlden sonra, kardeşi Me'mûn'un halîfeliği sırasında bâzı vazifeler alan Mu'tasım, 816 (H.201) senesinde hac emirliği yaptı. Anadolu'da Bizans ordusuna karşı yapılan savaşa katıldı. 828 (H.213) senesinde Mısır valisi Abdullah bin Tâhir, Bâbek isyanını bastırmakla vazifelendirilince, Mu'tasım, Mısır valiliğine tâyin edildi ve 833 (H.218) yılında kardeşi halîfe Me'mûn'un vefatı üzerine, Abbasî halîfesi oldu. Bu sırada askerî kıt'alar tarafından, Mu' tasım'ın yeğeni Abdullah bin Me'mûn da halîfe îlân edilmişti. Fakat kısa bir süre sonra Abdullah bin Me'mûn, amcası Mu' tasım'a bî'at etti. Onun bî'atı üzerine ordu da bî'at edip, halifeliğini kabullendi.
Mu'tasım, hilâfete geçince, vuku bulan ilk ayaklanmayı bastırdı. Sonrada Bizans İmparatoru Theophilus ile bir andlaşma yaptı. Sâsânîler devrinde Hindistan'dan gelip, Basra ile Vâsıt arasındaki bataklık bölgelere yerleşen Zutt-lar da isyan etmişlerdi. Bulundukları civarı yağmalamaya başlayan Zuttlar, yedi ay süren bir mücâdele neticesinde 834 (H.219) sonlarında ve 835 (H.220) senesinin başlarında itaat altına alındı. Zuttlar, isyan bastırıldıktan sonra Bağdâd'a, oradan da Ayn-ı Zerba'ya götürülüp yerleştirildiler.
Halîfe Mu'tasım zamanındaki diğer önemli bir hâdise, Bâbek isyanıdır. Halîfe, bu isyanı bastırmak için asıl adı Haydar bin Kavus olan ve Afşin ismiyle tanınan meşhur ve tecrübeli kumandanı 835 senesinde Cibal ve Azerbaycan bölgesine vali tâyin etti. Ayrıca Bâbek isyanını bastırmakla da görevlendirdi. Afşin'in kuvvetleri, 837 (H.222) senesinde Bâbek'in bulunduğu el-Bezz beldesini fethetti. Bu sırada kaçmayı başaran ve Bizans hükümdarına sığınmak isteyen Bâbek, yolda yakalandı. Samarra'ya götürülerek 838 (H.223) senesinde îdâm edildi. Böylece Abbasî Devleti'ni yirmi seneden fazla bir zaman meşgul eden büyük bir fitne ortadan kaldırıldı (Bkz. Bâbek).
Mu'tasım, bu nevî ayaklanmaların bastırılmasından sonra 837 (H.222) senesi sonunda, oğlu Vâsık'ı Bağdâd' da vali bırakıp, hükümet merkezini Samarra'ya taşıdı. Samarra'da pek çok kışlalar ve muhteşem bir saray yaptırdı. Bu arada dört seneden beri sulh içinde kalan Bizans, 837 (H.222) senesinde yeniden harekete geçti. Bizans İmparatoru Theophilos, büyük bir ordu toplayıp İslâm memleketlerine hücum etti. İstanbul'dan büyük bir kuvvetle çıkıp Orta Anadolu'ya ulaştı. Burada kuvvetlerini ikiye ayırdı. Kendisi asıl ordusunun başında kalıp, yukarı Fırat havzasına doğru hareket etti. Ordusundan bir kısmını da Erzurum üzerine gönderdi. İmparator Theophilos bu günkü Sul-tansu kenarında bulunan Zibatra'ya (Doğanşehir'e) girip, büyük bir vahşetle harab ve yağma etti. Buradan Malatya üzerine yürüdü. Düşmanın çok kalabalık olduğunu gören Malatya halkı, içerideki esirleri serbest bırakıp, kapılarını açarak yağma ve tahribden kurtuldular. Fırat'ın diğer sahilinde bulunan Şimşad ise, tamamen yakılıp yıkıldı. Erzurum üzerine giden kuvvetler ise, sâdece surları tahrib edebildi ve daha sonra İstanbul'a döndü.
Bizans'ın, Zibatra'da ve diğer müslüman şehirlerinde yaptıkları katliâm ve tahrib, İslâm âleminde büyük bir heyecan ve gayret uyandırdı. Halîfe Mu'tasım, Bizans'a karşı derhâl sefere çıkmak istiyordu. Ancak memlekette mühim bir fitne unsuru olan Bâbek üzerine gönderilen kuvvetler henüz geri dönmemişti. Diğer taraftan mevsim kış idi. Halîfe Mu'tasım, 837-838 (H.222-223) kışını hazırlıkla geçirdi. 838 (H.223) senesi Nisan ayının başında büyük bir orduyla Samarra'dan hareket etti. Hedef Amorion (Ammuriye) idi. Abbasî birliklerinin iki koldan Anadolu'ya girmesi plânlandı. Otuz bin kişilik bir ordu, Afşin komutasında Malatya tarafından ilerlerken, halîfe Mu'tasım'ın başında bulunduğu esas ordu, Tarsus ve Gülek Boğazı yoluyla Anadolu'ya hareket etmişti.
Bizans İmparatoru, İslâm ordusunun bu hareketini haber alınca İstanbul'dan yola çıkıp, Eskişehir'de karargâh kurdu. Buradan Amorion'un (Ammuriye) müdâfaası için yardımcı kuvvetler gönderdi. Sonra da kendisi ordusuyla Anadolu'ya doğru yürüdü. Büyük bir kuvvet hâlinde Anadolu'ya yürüyen İslâm birlikleri, Ankara'da buluşmaya karar vermişlerdi. Bu bakımdan İslâm birliklerinin ilk hedefi Ankara idi. Halîfe Mu'tasım burada meşhur kumandanı Afşin ile birleşecek ve birlikte Amorion üzerine yürüyeceklerdi. İslâm ordusunun öncü kuvvetleri 19 Haziran 838 (H.223) senesinde Tarsus'dan hareket etti. Bu kuvvetlere Aşnas komuta ediyordu. Aşnas, Halîfe Mu'tasım'dan yeniden yardımcı kuvvetler alarak Ankara'yı ele geçirdi. Bir gün sonra da Halîfe Mu' tasım Ankara'ya ulaştı. Afşin daha Ankara'ya gelmemişti. Çünkü Bizans imparatoru Theophilos, Kızılırmak sahiline ulaştığında, Afşin'in askerinin Arme-niakon tarafından ülkesine girdiğini öğrenmişti. Önce bu birlikleri püskürtüp, sonra halîfenin idaresinde bulunan kuvvetlere karşı çıkmaya karar verdi. Bu karârını gerçekleştirmek için doğuya doğru hareket etti. İmparator Theophilos'un birlikleri, Yeşilırmağın güney kısmında bulunan Dazmana (Kazova)'da Afşin'in komuta ettiği İslâm ordusuyla karşılaştı. 838 (H.223) senesi Temmuz ayında çetin bir savaş başladı. İlk önce, Bizans kuvvetleri gâlib durumda idi. Fakat Afşin'in ordusunda bulunan on bin civarındaki Müslüman-Türk askeri Bizans'ı ok yağmuruna tutunca, Bizans ordusu şaşkınlık içinde çözülmeye başladı. Bizans İmparatoru gece karanlığından faydalanarak kaçıp, canını zor kurtardı. Artık İslâm ordularına karşı çıkacak gücü kalmamıştı. Sulh yapmak istediğini Halîfe Mu'tasım'a bildirdi ise de, halîfe sulh görüşmelerinin Amorion'un fethinden sonra başlayabileceğini bildirdi. Bizans İmparatoru çaresizlik içinde geri döndü.
Ankara'da birleşen İslâm birlikleri, bir kaç gün orada kaldı. Yeni bir tanzimden sonra Amorion'a hareket etti. Ordunun sağ kanadına Afşin, sol kanada Aşnas, merkeze ise Halîfe Mu'tasım komuta ediyordu. Ankara'dan çıkan İslâm birlikleri, bir hafta sonra Amorion önlerine gelip, 1 Ağustos 838 (H.223) târihinde şehri muhasara ettiler. Şehrin çok muhkem surları kısım kısım İslâm komutanlarının birliklerine taksim edildi. Her kumandan kendine verilen kısma hücum etti. Nihayet surun zayıf noktası tesbit edilip mancınıkla dövülmeye başlandı. 12 Ağustos 838 (H.823)'de Amorion, Halîfe Mu'tasım tarafından fethedildi. Pek çok esir ve ganîmet ele geçirildi.
Bu fetihten sonra Bizans kralı ikinci defâ sulh teklifi yaptı ise de, halîfe bu teklifi de reddetti. Fetih hareketlerine devam etmek istiyordu. Fakat bâzı iç karışıklıklar buna mâni oldu. Bütün bunlara rağmen Suğur'daki birlikleri, muntazam akınlar yaparak başarılı netîcelere ulaştılar.
Mu'tasım'ın halîfeliği sekiz sene sürdü. Bu zaman içinde dahilî isyanları bastırmak için uğraşmış ve Bizans seferi sebebiyle oldukça çetin bir mücâdele vermiştir, ömrünün son günlerinde sıhhati bozulan Mu'tasım, üç ay kadar hasta yattı. Bundan sonra 5 Ocak 842 (H.18 Rebî'ül-evvel 227) senesinde 48 yaşında iken Samarra'da vefat etti ve orada defn edildi.
Halîfe Mu'tasım, kuvvetli bir bünyeye sahip ve çok cesur, iyi kalbi ve cömerd idi. Maiyetinde bulunanlara samîmî davranırdı. Hitabeti kuvvetli olup, şâir idi. Çok tutumlu idi. Vefat ettiği zaman devlet hazînesi çok zengin bir durumda idi.
Devlet idaresinde, ağabeyi Me'mûn zamanında yetişen genç nesli iş başında tuttu. Abbasî Devleti'nin yükselme devrini kendi halîfeliği sırasında da devam ettirdi. Yine ağabeyi Me'mûn'un zamanında yetişen devlet adamlarının yardımı ile içte ve dışta başarılar elde etti. Dicle nehrinden açtırdığı kanallarla zirâ-ati geliştirip, halkını refaha kavuşturdu. Siyâsî sahada olduğu gibi, ilimde de kendinden önceki devri devam ettirmiş olan Mu'tasım, ilim sahiplerini her zaman himaye ederek, ilmin ve san'atın yayılmasını sağlamıştır.
¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾
1) El-iber; cild-3, sh. 256
2) El-Kâmil-fit-târih
3) Mürûc-üz-zeheb (Mes'ûdî, Kâhire-1346); cild-7, sh. 147
4) Kitâb-ül-Büldân; sh. 255
5) El-Maârif (İbn-i Kuteybe, Kâhire-1934); sh. 391
6) Târih-ül-ümem vel-mülûk, (Taberî, Kahire-1326); cild-3, sh. 1133
7) Kâmûs-ül-a'lâm; cild-6.sh. 4323