On iki imâmın sonuncusu, ismi Muhammed bin Hasen-i Askerî bin Ali’dir. Künyesi Ebü’l-Kâsım’dır. Lakabı Mehdî, Kâim ve Muntazır’dır. 870 senesi Ramazan ayının yirmi üçüncü günü Samarra’da doğdu. 888 (H. 275) yılında Medîne’de vefat etti.
İmâm-ı Hasen-i Askerî’nin teyzesi şöyle anlatır: “Bir gün Hasen-i Askerî’nin yanına gitmiştim. Bana; “Teyzeciğim bu gece bizim evde ol. Allahü teâlâ bize bir oğul verecektir” buyurdu. Ben de; “Oğlun kimden olacak? Hanımın Nercis’de bir hamilelik durumu yok” deyince; “O hamilelik yükünü çekmeyecek, ancak doğum vakti belli olacaktır” buyurdu. Gece onun evinde kaldım. Teheccüd namazına kalktığımda, Nercis de kalktı. Kendi kendime; “Sabah oluyor, henüz doğum hâlleri meydana çıkmadı” diyordum. O sırada İmâm-ı Askerî’nin, “Teyzeciğim acele etme! Nercis’in odasına git!” diye seslendiğini duydum. Odaya girdiğimde Nercis’in vücûdu titriyordu. Onu bağrıma bastım. İhlâs, Kadr sûrelerini ve Âyet-el-kürsî’yi okudum. Nercis’in oğlu da karnında okuyordu. Sonra oda birden bire aydınlandı ve çocuğun doğduğunu gördüm. İmâm-ı Askerî; “Teyzeciğim, oğlumu getir!” buyurdu. Çocuğu sarıp götürdüm. Mübarek dilini çocuğun ağzına koydu ve; “Allahü teâlânın izni ile konuş” buyurunca, çocuk Besmele çekerek bir âyet-i kerîme okudu. O sırada etrafımızı yeşil kuşlar sardı. Bunların melek olduğunu sonradan öğrendim.”
Bir zât şöyle anlatır: Bir gün İmâm-ı Askerî’nin huzurunda idim. “Senden sonra halefin kim olacaktır?” diye sordum. Odasına girdi ve kucağında üç yaşında bir erkek çocuğu ile döndü. “Allahü teâlânın yanında mükerrem olmasaydın bu çocuğumu sana göstermezdim. Bunun adı, Resûlullah’ın sallallahü aleyhi ve sellem adı gibi, künyesi yine O’nun künyesi gibidir. Yeryüzü şimdi zulümle dolu olduğu gibi, bu oğlumun zamanında adaletle dolacaktır” buyurdu.
İmâm-ı Muhammed Mehdî, insanlardan uzaklaşıp, uzlete çekilince, ebdâl zümresine girdi. O zamanın kutbu Ali bin Hüseyn Bağdadî vefat edince, İmâm-ı Muhammed Mehdî onun namazını kıldı ve onun yerine kutubluk makamı ihsan edildi. 888 (H. 275) senesinde vefat edip, Medîne-i münevverede defn olundu.