Şafiî mezhebi fıkıh âlimlerinden. İsmi, Muhammed bin Abdülmün’im bin Muhammed bin Muhammed bin Abdülmün’im bin İsmâil’dir. Nisbeti el-Cevcerî’dir. Lakabı Şemsüddîn’dir. 821 (m. 1418) yılında Cevcer’de doğdu 889 (m. 1484) yılında vefât etti.
Cevcerî, babasının vefâtından sonra, küçük yaşta iken Kâhire’ye dedesinin yanına gitti. Yedi yaşına kadar Kur’ân-ı kerîmi ezberledi. Orada Minhâc-ül-Ferî adlı eseri ezberledi. Kâhire’de çeşitli zâtlardan değişik ilimleri okudu. Hanavî, Şi’b-üs-Sehâvî ve Ebü’l-Kâsım en-Nüveyrî’den nahiv ilmini öğrendi. Arab dili ve edebiyatını Bedrüddîn bin Serbedar’dan okudu. Şerefüddîn es-Sübkî, el-Venâî, Muhyiddîn Kâfiyecî ve İbn-i Mecdî’den fıkıh ilmini tahsil etti. İbn-i Hümam, Alem-ül-Belkînî, Hâfız bin Hacer ve Mahallî gibi âlimlerden çeşitli ilimleri öğrendi. Onun ilim öğrenmede gayreti o derece yüksek oldu ki, Menâvî’den Tenbîh’i, Hâvî’yi, Behce’yi ve Minhâc’ı bir kerede okudu. Mahallî’den Şerh u Cem’ul-Cevâmi’yi yine Menâvî’den Beydâvî tefsîrini okudu. Değişik zâtlardan, me’ânî, beyân, muhtasar, mantık okudu. Şihâbüddîn Ebşiti’den kâfiye ve arûz okudu. İbn-i Mecdî’den ferâiz ve hesap ilmini tahsil etti. Şemnî ve Kâfiyecî’den tefsîr okudu. Zeynüddîn ez-Zerkeşî’den Sahîh-i müslim’i, Kâdı Sa’düddîn bin ed-Dîrî’den Şifâ adlı eseri okudu.
Kendine has bir yazı şekli vardı. Çok zekî ve sür’at-i intikâle sâhib idi. Ona birçok âlim, ders okutma ve fetvâ verme husûsunda icâzet verdi. Bundan dolayı birçok hocası hayatta olmasına rağmen fetvâ verirdi. Hattâ üstadı Mahallî, onu seçilmiş kişilere ders okutmak üzere gönderirdi. Menâvî ona, ders okutmak ve fetvâ vermek husûsunda izin vermişti. Cevcerî, kadılık da yaptı. Bu kadar meşgûliyetleriyle beraber, ticâretle de uğraşırdı.
Ondan, birçok seçilmiş kimse ilim öğrendi. Sonunda Kâhire’ye başkadı oldu. Ondan; el-Huleybî, İbn-i Garîbe, Sa’düddîn Zehebî, el-Kemâl-ül-Gazâ gibi âlimler ilim tahsil ettiler. Onun ders halkası daha da genişledi ve Ezher Medresesi’nde ders ve fetvâ verdi.
O, duyduğu bir fetvâyı yazma husûsunda sür’atli bir zekâya sâhib idi. Araştırılmadan verilen bir fetvâya hemen muhalefet ederdi. Ehil olmayan kişiler tarafından yazılan eserleri incelemeden kabûl etmezdi. Birgün Tâcüddîn eş-Şamî adında bir zâtın yazdığı eseri inceledi ve onun hakkında; “Bu eseri inceledim, bâblarını ve fasıllarını gördüm, satırlarındaki yazılı olanları düşündüm. Allah onun fâidesini devam ettirsin ve eserlerini çoğaltsın” diye duâ etmiştir.
İzzüddîn Hanbelî onun hakkında; “O, dînî mes’eleleri de dünyâ mes’elelerini de iyi bilirdi. Sorulan husûsları açıklamakta ve konuyla ilgili delîl getirmekte sür’atli idi. O, çok tevâzu sahibi, sevdiğini Allah rızâsı için seven bir zât idi. Bir yere giderken, binek ile değil de, yürüyerek gitmeyi tercih ederdi. Günlük işlerinde, nefsinin sevmediği işleri yapardı. Gücü yettiği kadar, fakirlere, garîblere yardım ederdi. Birçok kerre hacca gitti. Orada 869 (m. 1464) senesinde mücavir olarak kaldı. Birçok kişilere orada ilim öğretti. Onun kadılık ve ilimdeki şöhreti orada da yayıldı. 889 (m. 1484) senesinde Receb ayının onikisinde Çarşamba günü vefât etti. İkindi namazından sonra Meşhed’deki Ezher Câmii’nde cenâze namazı kılındı. Şabb-i Taib Zaviyesi bahçesine defnedildi. Onun vefâtına, orada bulunan bütün insanlar çok üzüldü” demektedir.
Cevcerî, birçok eserler yazdı. Bunlardan ba’zıları şunlardır: 1-Teshîl-ül-mesâlik fî şerhi Umdet-üs-sâlih, 2-Şerh-i kasîdet-ül-hemziyye fil Medâih-in-Nebeviyye lil-Busayrî, 3-Şerh-ül-İrşâd li İbn-il-makrî fî fürûi fıkh-ış-Şâfiî, 4-Şerhu münferice, 5-Şerhu İrşâd-ül-Hâvî fil-fürû’ 6-Şerhu Şüzûr-üz-zeheb li İbn-i Hişâm fin-nahv.
¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾
1) Mu’cem-ül-müellifîn cild-10, sh. 260
2) Ed-Dav-ül-lâmi’ cild-8, sh. 123
3) Esmâ-ül-müellifîn cild-2, sh. 212
4) Keşf-üz-zünûn cild-1, sh. 69 cild-2, sh. 1030, 1167, 1349